İş yönetimi ve koçluk dünyasının önde gelen isimlerinden W. Timothy Gallwey “The Inner Game of Tennis” isimli çok satan kitabında, bireyin potansiyelini en üst noktaya taşıması ve bu potansiyeli harekete geçirebilmesini aşağıdaki formüle dayanarak açıklar.
Alışıla gelmiş fiziksel iş ortamımızın aksine yanımızda mesai arkadaşlarımızın olmadığı, yemeğimizi belli bir saat diliminde, yemekhanede yememizin gerekmediği, koltukların dilediğimizde üzerine uzanmamız için davetkar şekilde bizi beklediği yeni çalışma ortamımızda, yüksek verimlilikle çalışabilmek için, önümüzde duran içsel ve dışsal engellerimizi fark etmemiz ve bu engelleri geçmek için farklı davranış rutinleri geliştirmemiz kaçınılmazdır.
Formülde bahsedilen “dış engeller” bizim dışımızdaki kaynaklardan doğarlar ve bize rağmen hayatlarımızı etkileme potansiyeline sahiptirler. Bugün doların TL. karşılığının istemediğiniz kadar yüksek ya da düşük olması, virüs salgınının hayatımızın hiç istemediğiniz birdöneminde yaşamımızı ve planlarımızı etkilemesi “Dış Engel” olarak örneklenebilir. Buna karşın iç engellerimiz ise, duygu ve düşünce dünyamızda oluşturduğumuz genelde bahanelerle, mantığa bürümelerle süslenen kavramlardır.
Konumuzun odağı açısından incelediğimizde, uzaktan çalışmak ile iş yerinde çalışmak arasındaki göstergesel olarak en belirgin fark, fiziksel mekan algısındaki değişimdir. Çalışırken evde olma gerçekliğini “tatil yapma, süresiz izin kullanma, evde zaman geçirme” ile birleştirerek yeni bir rutin yaratmak, performans önünde oluşan, fark etmemize rağmen değiştirmek için yüzleşmeyi tercih etmediğimiz “İç Engel” kavramını bizlere tanımlamaktadır.
Dış engeller ömrümüzün her döneminde hayatımızı etkileme potansiyeline sahiptirler, bu noktada önemli olan dış engelleri içselleştirmemek ve çözümsüzlüğü bir alışkanlık haline getirmemektir. Corona salgınının sizi ne kadar üzdüğü ve endişelendirdiğine odaklanarak mevcut işlerinizi önceliklendirmemeniz bir dış engelin, iç engele dönüşmesinin en somut örneğidir.
Etkin ve verimli çalışmamızın önündeki dışsal engelleri düşündüğümüzde, bazı ortamların seçimimiz dışında hareket etmemize zemin sağladığını ama yine de bu ortamları terk etmeye ya da daha verimli çalışmaya uygun olacak yeni düzenlemeler yapmaya yanaşmadığımızı fark edebiliriz. Örneğin hepimiz sabahları çalışmaya zinde bir şekilde başlamak için düzenli uyku alışkanlığı edinmemiz gerektiğini biliyoruz. Buna rağmen gece tam uyumaya giderken kendimizi yeni bir diziye başlamış halde ya da sosyal medyanın iletişim deryasında kaybolurken bulabiliyoruz. İşte gece geç yatıp, sabah zinde kalkamamak pahasına uyumak ve dizi izlemek gibi rakip ortamlar arasından bize seçim yaptıran şey (literatürde “davranışları etkileyen bütün uyaranlar” olarak tanımlanan) davranışsal tetikleyicilerdir. Tetikleyicileri davranışlar, davranışları ise sonuçlar takip ederler.
Yönetim ve koçluk dünyasının önde gelen otoritelerinden Marshall Goldsmith Triggers– Değişim Çarkı adlı kitabında görüşlerini; “Tetikleyicilerimiz, ezelden beri içimizdeki temel gerilimi; yani isteklerimiz ile ihtiyaçlarımız arasındaki savaşı temsil ederler. Bu sebeple başlangıçta bir engel olarak gözüken tetikleyiciler aslında kendi başlarına iyi ya da kötü değillerdir, önemli olan onlara verdiğimiz cevaplardır” şeklinde belirtmektedir.
Charles Duhigg “Alışkanlıkların Gücü” adlı kitabında Alışkanlık kazanma ve kaybetme konusunu açıklarken Akılcı-Duygusal Davranış̧ Terapisinde yer alan ABC döngüsünü kullanmıştır. Duhigg alışkanlıklarımızı değiştirmek için altın kuralı, Tetikleyici (İşaret) ve Sonuç (Ödül, erişilmek istenen tatmin) aşamaları sabit kalmak üzere Rutin Davranışı değiştirmek olarak tanımlamıştır. Bu model üzerinden sigara içme alışkanlığını bırakmayı ele alacak olursak: öncelikle sizi sigara içmeye yönelten tetikleyicilerinizi, bırakma davranışının önündeki engellerinizi ve sigara içtiğinizde elde ettiğiniz ödülleri (haz, rahatlama duygusu vb.) tespit etmeniz gerekmektedir. Alışkanlığı değiştireceğiniz sonuç kısmında ise tetikleyici ile karşılaştığınızda sigara içmek yerine, sakız çiğnemek, yürüyüşe çıkmak gibi farklı bir davranış rutini oluşturmanız alışkanlığın değişimini için yeterli olacaktır.
Corona günlerinde uzaktan daha etkin ve verimli çalışabilmek için; zamanı planlamaktan, izole bir çalışma ortamı kurmaya, aile üyelerine yeni durumu anlatmaktan, çalışırken ki giyinme şeklinize kadar bir çok rasyonel tavsiyenin hızlı erişilen güncel kaynaklarda yer aldığını görmekteyiz. Fakat şu ana kadar ele aldığımız tüm değişkenleri göz önünde bulundurduğumuz ve konunun içeriğini düşündüğümüzde çözümün bu tavsiyeleri uygulamaktan daha derin bir noktada olduğunu görmekteyiz. Bu sebeple makale içerisinde sizlere adım adım aktardığımız çözüm adımlarını günlük hayatınıza kolayca uygulayabilmeniz için, kendinize ya da çalışanlarınıza yöneltebileceğiniz 4 soruyu kullanımınıza sunuyoruz.
Evden Çalışma Verimliliğinizi Arttıracak Bir Kaç Soru
Okurken faydalanmanız ve yazımızı bolca paylaşmanız dileğiyle...