Günümüzün boğaz-kesen acımasız rekabet ortamı, bilgi teknolojisi ve insan kaynakları başlıklarında geniş bir oyun alanı buluyor. Dolayısıyla bilgiyi ve insan faktörünü en iyi şekilde kullanabilen, kurumları içerisinde en uygun kültürel dönüşümü yaratabilen şirketlerin rekabet piyasalarında üstün konuma geçeceklerini 2035 yılında 1 milyar dijital göçebenin, mekandan bağımsız, freelance çalışma modelleri ile iş hayatında aktif rol alacağı öngörüsü ile bile net şekilde söyleyebiliyoruz.
2010’lı yıllarının sonundan itibaren nesnelerin interneti, M2M, arttırılmış gerçeklik, yapay zeka gibi kavramlar getirecekleri faydalar ve oluşturacakları riskler sebebiyle gündemimizin değişmez konu başlıklarını oluşturuyorlar. Otomasyon, dijitalleşme ve yapay zeka alanında kaydedilen gelişmeler ile bir çok insanın işini kaybetme olasılığı ve bunun neticesinde geleneksel iş gücü piyasasının nereye evrileceği, bununla şekillenecek iş ortamında yeni yönetsel ve teknik yetkinliklerin neler olması gerektiği gibi konular hem yönetim bilimleri yazınında hem de iş dünyasında derinlemesine ele alınıyor. Tüm bu saydığımız tespitlerin ışığında söyleyebiliyoruz ki; artık işin kendisi de, işi yapma şeklimiz de dönüşmüş durumda. Sonuç olarak insan teknolojiyi, teknoloji de insanı ve içinde var olduğu kültürel çevresini baştan yaratmaya, tanımlamaya ve dönüştürmeye devam ediyor. Dolayısıyla bireysel ve kurumsal ölçekte rekabetçi hedeflerin gerçekleşebilmesi için dönüşümü bireyde, sistemde ve dışsal çevrede tüm boyutları ile anlamak ve adapte olmaktan başka seçeneğimiz yok gibi gözüküyor.
Günümüzün bu hızlı teknolojik değişim ortamında kurumların yöneticileri çalışanlarından alınan kökten kararlara hızlıca adapte olmalarını ve konfor alanlarından çıkarak yeni dönemin ihtiyaçları ile uyumlu şekilde proaktif davranmalarını, inisiyatif alarak fark yaratmalarını beklemektedirler. Bununla birlikte çalışanlar için değişen düşünsel ve organizasyonel yapı kurum kültüründe dönüşümü de kaçınılmaz kılmaktadır. Diğer bir ifade ile dönüşüm sürecinde unutulmaması gereken en önemli nokta çalışanların "insan" oldukları gerçeğidir. Kısacası dönüşümün "insan" yoluyla gerçekleştirilebilecek olması, insan unsurunun giderek önem kazanmasına yol açmıştır. Bu yaklaşımları getirdiği diğer bir gerçeklik ise böylesine büyük önem taşıyan insana tek bir boyuttan, tek bir bakış açısı ile yaklaşmanın yetersizliği olmuştur. Bu yetersizliğin kurum işleyişi ve kurumsal kültür açısından giderilmesi ihtiyacı diğer bir ifade ile insan duygusal, sosyal, zihinsel, bedensel yönleri ve içinde yer aldığı insan ilişkileri yumağı ile bir bütün olarak ele alma ihtiyacı insan odaklı yönetim bakış açsının günümüz yönetimin temeli olmasının sebebi olmuştur.
Teknolojik etkinin kültürel dönüşüme etkisinin parelelinde kritik bir gelişimsel beklenti olan Kurumsallaşmaya giden yolun da önemli bir bölümünün stratejik insan kaynakları yönetimi kavramını doğru şekilde anlamak ve hayata geçirmekten geçtiğini savunmaktayız. Başarılı şekilde kurumsallaşmış şirketlerin daha uzun vadeli plan ve stratejiler çerçevesinde hareket ettiği, performans odağında, liyakat temelli çalışan seçim ve değerlendirmelerini destekleyen gelişim ortamı ile öğrenen organizasyon olmayı başardığı ve bu altyapıyı kurmak için geleneksel yaklaşımları kenara bırakarak Stratejik İnsan Kaynakları ve Kültür dönüşümüne vakit ve kaynak ayırdıklarını tartışılmaz bir gerçektir.
Renovato İnsan ve Kültür Enstitüsü olarak bizler sunduğumuz tüm hizmetlerde çağın acımasız rekabet şartları ve kurumların ihtiyaçları doğrultusunda dönüşümü teknolojiye indirgemeden kapsayıcı bir yaklaşımla kültür bağlamında insanı ve onun yetkinlik gelişimini odağa alarak tanımlıyoruz. Enstitümüz şirketlerin değişim ve gelişim kapasitelerini arttırabilmek amacıyla, kültür yapıtaşı bireylerin bilgi, beceri ve yetkinlik gelişiminin sağlanması, bu çerçevede kalıcı davranış değişikliği oluşturulması bağlılık odaklı performans inşası konularında kurumun insan kaynakları profesyonelleri ile çalışarak değişim mimarı rolünü üstlenmektedir.
Renovato danışmanları olarak İnsan ve Kültür dönüşümü odağındaki hizmetlerimizi üç adımlı Danışmanlık yaklaşımımızla kurumaözel olarak tasarlıyoruz.
Müşterilerimizin beklenti ve ihtiyaçlarını kurum yöneticileri ile bir araya gelerek gerçekleştirdiğimiz değerlendirme toplantıları ile netleştiririz. Bu noktada İhtiyacın çerçevesini eksiksiz çizebilmek ve en iyi stratejik çözüm önerileri tasarlamak adına bilimsel metodolojiye başvurur ve aşağıda yer alan araçlardan kurumun kültürü ve projenin yapısına en uygun olanları belirleyerek kullanırız.
Tasarım aşamasında eksiksiz çözüm için en uygun tasarımın üretilmesi sağlanır. Teşhis fazında elde edilen bulguları İnsan ve Kültür Enstitüsü danışmanlarımızın ön incelemesini takiben kurum yetkilileri ile değerlendirme toplantıları yaparız. Ön incelemeler neticesinde geliştirilen kurumun ihtiyacına yönelik özel tasarımlar, bu toplantılarda alternatif stratejik çözüm önerileri olarak sunulur. Bu hazırlık sürecinin neticesinde teori ve pratiğin kesiştiği memnuniyet ve sadakati bir arada sunarak dönüşüm yaratacak program önerileri netleştirilir ve uygulama fazı öncesi son hazırlıklar tamamlanır.
Dönüşen iş dünyanın ve bunun hem sebebi hem de sonucu olarak niteleyeceğimiz insanın ihtiyaçlarını anlamak ve dönüşümün itici gücü olabilmek için Akademinin ve İş Dünyasındaki uygulamaları yakından takip ediyoruz.
Çalışanların fiziksel, bilişsel ve duygusal bağlamda enerjilerini eş zamanlı olarak kurumdaki rollerine vermeleri yani "Engage" bir Çalışan olmaları, performans boyutunda kurum kültürüne sirayet edecek örnek yetkinlikleri ortaya koymaları için Teori ve Pratiği hem stratejik hem de uygulama boyutunda Müşterilerimiz için birleştiriyoruz. Ve dönüşüm yolculuklarına rehberlik ediyoruz.