Kurum çalışanlarının potansiyellerini ortaya koymalarına mani olan içsel ve dışsal engelleri anlayabilmek için, kurumların performans beklentisi ile bireylerin yaptıkları iş ve çalıştıkları kuruma dair tutumları arasındaki ilişkiyi derinlemesine incelemek ve neticesinde karşılıklı tatmin ilkesine dayanan bir köprü kurmak gereklidir.
Biz bu köprünün ana maddesine “Yapıcı İletişim”, neticesinde oluşan verimli ortaklığa da “Bağlanma” diyoruz.
Bağlılık işveren ile çalışan arasında çift yönlü bir ilişkidir, bireyin işine olan ilgisi ve tatmininin yanı sıra şevkini ifade eder. Çalışanlar, örgütlerinden aldıkları kaynakların karşılığı olarak kendilerini rol performanslarına (görevlerine) daha derinden dahil etmek zorunda hissederler. Kurum bu kaynakları sağlamada başarısız olduğunda ise, bireylerin kendilerini rollerinden geri çekmesi ve devre dışı bırakması daha olasıdır.
Bu nedenle, bir bireyin işteki rolünü yerine getirmek için ayırmaya hazır olduğu bilişsel, duygusal ve fiziksel kaynakların miktarı, örgütten alınan ekonomik ve sosyo-duygusal kaynaklara bağlı olabilir. Dolaysıyla bağlılığın oluşumunda edilgen olarak sonucu oluşturan birey, hem “Çevresel Faktörlerden hem de Çevresel Faktörlerden etkilenen Kurumsal Faktörlerden” etkilenerek bağlılık ile ilgili bir tutum oluşturur. Dışsal etki olarak gelen bu uyarıcılar bireyde “Anlamlılık, Güvenlik ve Elverişlilik” süzgeçlerinden geçerek fiziksel, bilişsel ve duygusal enerjilerini görevlerine eş zamanlı vermelerini sonucunda da bağlılığı oluşturur.
Dolayısıyla bağlılık (angajman), farklı kurumlarda ve çalışma ortamlarında farklı anlamlara gelebilir.
Bizler Renovato dönüşüm koçları olarak angajmanını kurum amaçları doğrultusunda özel olarak tanımlamakta ve gelişim için planlamaları bu tanımlamalar çerçevesinde özel programlar ile gerçekleştirmekteyiz.